Sıcaklar ve Kalp Hastalıkları

Yaşamımızı sürdürebilmemiz için vücudumuzun belli bir sıcaklığa gereksinimi vardır. Normal vücud fonksiyonlarımız için vücud ısısının 36.6 C de sabit kalması gerekir. Dış ortamın değişen sıcaklığına göre vücudumuzda bazı ısı düzenleme mekanizmaları aktifleşerek vücut sıcaklığının değişimi önler.


Sıcaklar ve Kalp Hastalıkları

Terleme ve terin buharlaşması ile vücuttan ısı kaybı olur. Deri altı kan damarlarının genişlemesi deride kan dolaşımını arttırır ve vücut ısısının azaltılması sağlanır. Bu durum kan basıncının düşmesine ve nabız sayısının artmasına yol açar. Soğuk ortamda ise deri altı kan damarları büzülür, vücuddan ısı kaybı azalır, el ve ayak gibi vücudumuzun uç kısımlarında üşüme hissedilir. Vücud ısısını dengelemek için cilt altı damarlara kan pompalayan kalbin yükü artar ve kalp hızlı çalışır. Bu durum koroner arter hastaları için iyi değildir, kalbin yorulmasına ve kalp kasına kan gidişinde azalmaya sebep olur, hastalarda göğüs ağrıları ortaya çıkar. Bazı kalp hastalarında kullanılan nabız yavaşlatıcı ilaçlar vücudun soğutma sisteminin etkin çalışmasını olumsuz etkiler ve hastalar sıcaklığı daha fazla hissedebilir .

Dış ortam sıcaklığı ve hissedilen sıcaklık farklıdır. Hissedilen sıcaklık dış ortam neminden de etkilenir. Nem oranı arttıkça hissedilen sıcaklık artar. Nem oranının yüksek olması terin buharlaşmasını azaltarak hissedilen ısının yükselmesine neden olur. Bu nedenle deniz kenarında sıcaklık artışı daha çok hissedilir.

Yüksek sıcaklık derecelerinin neden olduğu en hafif rahatsızlık hali ısı bitkinliğidir. Terleme ile su ve tuz kaybına bağlıdır. Halsizlik, baş ağrısı ve baş dönmesi olur. Kol, bacak ve karında kas krampları hissedilebilir. Yüksek sıcaklıkta ağır işte çalışanlar veya egzersiz yapanlarda rastlanır. Isı bitkinliği durumunda hasta serin veya gölge bir yere alınmalı, elbiseleri çıkartılmalı, yakınmaları geçene kadar dinlendirilmelidir. Soğuk suyla duş yaptırılabilir. Bol su içmesi sağlanmaya çalışılır. Sıvı kaybına neden olan alkol, kafein ve şekerli içeceklerden kaçınılır. Şikayetler 1 saatten fazla sürerse hastaneye gidilmelidir.

Sıcak çarpması ciddi bir durumdur, vücud ısısı 39 C üzerine çıkar, cilt kuru, sıcak ve kırmızıdır. Zonklayıcı baş ağrısı vardır. Nabız hızlıdır, bulantı, baş dönmesi ve şuur bozukluğu olur. Kusma, istemsiz hareketler olabilir. Hasta serin ortama alınmalı, buz veya ıslak bez uygulaması gibi vücud soğutma teknikleri kullanılmalı ve acilen hastaneye götürülmelidir.

Kimler sıcaktan olumsuz etkilenir

Yaşlılar ve 4 yaş altındaki çocuklar,

Kronik böbrek yetmezliği, dializ tedavisi görenler,

Obezler, hamileler, açık havada çalışması gerekenler (tarım ve inşaat işçileri gibi), fırın mutfak, kuru temizleyici gibi sıcak ve nemli yerlerde çalışanlar , açık havada egzersiz ve spor yapanlar,

Sıcağa duyarlılığı arttıran ilaçlar vücud ısısını ayarlayan sistemi negatif yönde etkiler ve sıcağa dayanma eşiğini düşürür (Psikiatri ilaçları, sakinleştirici ilaçlar, Parkinson hastalığında kullanılan bazı ilaçlar gibi )

Yetersiz sıvı alımı, alkol alanlar

Koroner arter hastaları, stent konulmuş veya kalp kapağı değişmiş hastalar, kan sulandırıcı ilaç kullananlar, kalp yetmezliği olanlar, hipertansif hastalar, diabetik hastalar

Kalp yetmezliği ve bazı böbrek hastalarında günlük sıvı alımının sınırlı olması gerekliliği aşırı sıcaklarda artan kaybı karşılayamadığından sorunlara yol açabilir. Kalp yetmezliği olan hastalar vücudu soğutmak için gereken miktarda kanı pompalayamaz. Kalp yetmezliğinde tedavi amacıyla kullanılan ilaçların da sıcak havalara uyumu sağlayan mekanizmalara olumsuz etkisi olabilir.

Yüksek sıcaklıkta vücud reaksiyonu olarak gelişen terleme, kan basıncı düşmesi ve nabız artışı kalp hastalarında zararlı olabilir. Koroner kalp hastalarının aşırı sıvı kaybı kanın akışkanlığını azaltır. Koroner arter darlıkları üzerinde pıhtı oluşumu ile kalp krizi tetiklenebilir.

*Diüretikler idrar yoluyla vücuddan su ve tuz atılımını sağlarlar. Sıcak havalarda terleme yoluyla da su ve tuz kaybı artarsa dehidratasyon denilen vücudun susuz kalması hali olur, kan koyulaşır. Kanda üre seviyesi yükselir, alınan diğer ilaçların vücuttan atılımı etkilenebilir.

*Beta bloker grubu ilaç alanlarda kalp hızı düşer, vücudu soğutmak için kalp hızı yeterli derecede artamaz.

*Tansiyon düşürücü ilaç kullanımı halinde sıcağa bağlı olarak tansiyon düşme derecesi artar, halsizlik, çabuk yorulma, ayağa kalkınca başdönmesi gibi yakınmalar olur.

Genel önlemler

Günün sıcak saatlerinde yürüyüş, egzersiz gibi aktiviteleri yapmamalı, sabah erken veya akşamüstü saatlerini tercih etmelidir. Park edilmiş araba içinde sıcaklığın çok yüksek değerlere çıkması nedeniyle durmamalıdır.

Bol su içmeli, alkol, kafein ve şekerli içeceklerden kaçınmalıdır. Açıkta çalışmak zorunda olan kişilerin saatte en az 2 bardak su içmesi yararlı olur. Çay ve kahve diüretik etki ile su kaybını arttırır. Alkollü içecekler az miktarda ve akşam saatlerinde alınabilir. Sık sık az miktarda kolay sindirilebilen yiyecekler tüketmelidir. Protein ve yağ içeriği yüksek yiyeceklerin tüketimi azaltılmalıdır.

Klimalı serin ortamlarda bulunulmalıdır. Klima yoksa sık sık eller ve yüz yıkanmalı, veya duş alınmalıdır. Hafif, hava geçiren (pamuklu ), açık renk ve vücudu sıkı sarmayan gevşek giysiler giymeli, açık renk şapka ve güneş gözlüğü kullanılmalıdır. Güneşle temas eden yerlere korunma faktörü yüksek krem sürmelidir.

Kalp hastalarının tedavi ve ilaç dozları yönünden doktor kontrolünde olmaları ve gereken değişiklikleri önerilere göre uygulamaları gereklidir.

Bunları Biliyor Musunuz?

Vücudumuzun %75 ini su oluşturmaktadır .Beynin %85 i, kanın %90 ı, kasların %75 i, böbreklerin %82 si, kemiklerin %22 si sudur. Vücudda su dengesinin sağlanması metabolizmanın düzgün çalışmasını, kan akışkanlığının normal olmasını sağlar. Günlük su tüketimi en az 2 lt olmalıdır.

Sıcak havalarda çok terleriz, ancak çok fazla tuz almamız gerekmez.Terle tuz kaybı çok yüksek sıcaklıklarda bile fazla olmaz.

Tuz tüketimine sadece yaşlıların değil, her yaştaki bireyin dikkat etmesi gerekir. Aşırı tuz tüketimi kan basıncını yükseltebilir.

Yiyeceklerin tuzlu oldukları tadılarak anlaşılmayabilir. Fazla tuzlu beslenenlerde dildeki tat alma cisimcikleri duyarsızlaşabilir. Yiyeceklerin tuz içeriklerini gözden geçirmelidir.

Dünya Sağlık örgütü tuz alımının günde 1 çay kaşığını (5-6 gr) aşmamasını önermektedir.