ÇOCUKLARDA ASTIM VE ALERJİ

Normal kişilerin karşılaştığında sorun yaşamadığı bazı maddelere alerjen, alerjik kişinin bunlara verdiği anormal cevaba ise alerji diyoruz. Alerjik olmayan bir kişi, baharda çayır ve ağaçların arasında rahat bir piknik yapabilirken, alerjik olan ve polen duyarlılığı geliştirmiş bir kişi ise böyle bir ortamda şiddetli hapşırma, burunda ve gözde akıntı, kaşıntı ve öksürüklerle alerjik bir kriz yaşayabilir.


ÇOCUKLARDA ASTIM VE ALERJİ

Alerjen dediğimiz maddeler; ev tozu akarları, çayır, ağaç, ot polenleri, kedi-köpek tüyleri, küf sporları ve süt-yumurta-fındık vb. birtakım besinlerdir.

Alerjik yapı soydan aktarılan kalıtsal bir özellik olup, kişi yukarıda saydığımız alerjenlerden birine veya birkaçına zamanla duyarlanıp yaşamının bazı dönemlerinde reaksiyon vermeye başlar. Bu şekilde ortaya çıkabilen alerjik hastalıklar astım, egzema, alerjik nezle, besin ve ilaç alerjileridir.

Bebekler, besinlerle anne karnından itibaren göbek bağı ile temastadır. Bu nedenle örneğin inek sütü ve yumurtaya daha ilk aylarda duyarlılık kazanıp 2-3 aylıktan itibaren alerjik bir hastalık olan egzema (atopik dermatit) geliştirebilirler. Egzeması olan bir bebek besine olan hassasiyetini zaman içinde kaybeder. Bu şekilde egzeması rahatlarken çevresindeki yeni alerjenler, örneğin, toz ve polenlere duyarlılık geliştirip takiben alerjik nezle ve astım geliştirebilir.

Alerjik hastalıklarda son yıllarda salgın şeklinde bir artış söz konusudur. Son elli yılda bu artışın nedenlerine bakıldığında şunlar dikkati çekmektedir.

-Sanayileşme ile birlikte halı kaplı, havalandırması yetersiz evlerde yaşanması,

-Televizyon karşısında hareketsiz vakit geçirilmesi,

-Yaygın antibiyotik kullanılması ve aşılarla bazı hastalıkların azalması,

-Değişen beslenme alışkanlıkları (fast food) ve obezite,

-Dışarıda daha az zaman geçirmeye bağlı D vitamini azlığı,

Kırsalda hayvanlarla birlikte çiftlik yaşamlarında bu artış yoktur.

Bugün her üç çocuktan birinin alerjik olduğunu söyleyebiliriz. Alerjik hastalıklar arasında 1.sırada ise astım gelmektedir. Astım, çocukluk dönemi kronik hastalıkları ve acile başvuruşlarda da ilk sıradadır. Ülkemizdeki sıklığı %10 civarındadır.

Astımın temel özelliği öksürüktür. Özellikle gece uykuyu bölen, gün içinde koşma ve eforla artan, kuru öksürükler bazen hışıltı ve nefes darlığına da yol açar ki buna astım atağı diyoruz. Çocuklukta astımın %80’i 6 yaştan önce başlar. Gene bu yaş dönemi, geçirilen nezle, grip gibi viral enfeksiyonlar nedeni ile öksürük ve hırıltının sık görüldüğü bir dönemdir.

Ayrıca prematüre doğan, annesi sigara içen, yani yaşama baştan dezavantajlı başlayan bebeklerde de sık hışıltılar görülebilmektedir. Burada önemli olan hangisinin astım olduğunun anlaşılması ve uygun tedavilerin zaman geçirilmeden başlanabilmesidir.

Tedavi gecikmeleri yaşam kalitesini bozar. İlerde de kalıcı solunum yolu fonksiyon bozukluklarına yol açabilir. Şayet ebeveynde astım varsa veya çocukta egzema varsa, enfeksiyon olmadan da öksürük ve hırıltı tetiklenebiliyor veya bir alerjen duyarlılığı gelişti ise son 1 yılda 3 kez geçirilmiş hırıltı ve öksürük atakları astım kabul edilebilir.

Alerjik çocuğu nasıl anlıyoruz?

Eğer bir çocuk 2-3 aylıkken yanaklarında egzema oluşmuşsa, biz bu çocuğun %50 besin ilişkili bir alerjik hastalığı olduğunu biliyoruz. Bu çocuk takip eden ay ve yıllarda, sık sık burun akıntısı ve tıkanıklığı, öksürük ve nefes darlıkları, sık orta kulak sorunları yaşayabilecektir. Bu nedenle sık sık çoğu gereksiz antibiyotik kullanmış olacaktır. Hatta bazen gereksiz kulak tüpü ve geniz eti ameliyatları da geçirebilecektir. Çünkü alerjik yapı, özellikle sonbahar ve kışın, viral solunum yolu enfeksiyonlarını kolay alır ve kolay temizleyemez. Halbuki bu çocuğa uygun bir alerji danışımı ve alerjik koruma ile bu sorunları en aza indirmek ve sağlıklı bir gidiş mümkün kılınabilir. O halde yukardaki gibi öyküsü olan her çocuk, egzeması olsun olmasın ebeveynde alerji öyküsü de varsa alerji değerlendirimini haketmektedir.

Alerjik hastalıklarda korunma adına neler yapabiliriz?

-İyi havalanan, halı kaplı olmayan, kolay temizlenebilen bir evde yaşamak,

-Dengeli ve sağlıklı bir beslenme,

-Gereksiz antibiyotik kullanmama,

-Güneşten ve temiz havadan yeterli yararlanma,

-Hareketsiz bir yaşam, sigara ve kirli havadan kaçınma ilk akla gelenler olabilir.

Önceki post
Sonraki post

Bir Cevap Bırakın