Salonda orta masanın üstünde, kristal sigaralığın içinde dururdu paketler…Misafirlere ikram malzemesi ne de olsa… Hem öyle yerli sigaralardan da olmaz, illa o zamanın kaçak sigaralarından olacak. Yabancı sigaralar satılmıyor bile memlekette… Ev oturmasına gelirlerdi babamların arkadaşları.
Çocukları var tabii, benim yaşlarda… Biz oynardık salonda, anne babalar da sigara tüttürürdü… O zamanlar bir garip gelirdi bana kokusu, sanki boğazıma bir şey otururdu… Çok öksürdüğümü hatırlarım o gecelerin sonunda. Bir süre sonra istemez olmuştum misafir gelmesini. Çocukluk işte…
Zaten biraz çelimsiz doğmuşum. 2 kilodan biraz fazla. Kuvözde yatırmışlar, Hacettepe’de. Sonradan da çok aşina olacağım baştan belliymiş Hacettepe koridorlarına… Çocuk Polikliniği’nin yeşil fayanslı duvarlarının önünde çok bekledim öksürükler içinde daha sonra. Annem de sıkı bir sigara içicisiydi. İlk çocuğum ben, sonradan da cesaret edememişler herhalde bir kardeş yapmaya. Ya da ben öyle hissettim. O kadar çok Acillerde uğraşınca. Gebelikte bırakmamış annem sigarayı, aslında ben astım tanısı aldıktan sonra bile bir süre daha içtiler bilirim. Sadece artık yanımda içmiyorlardı. Diğer odadan kokusunu alırdım ama. Doktorlarla iyi geçinirdim ben. Bir seferinde demişti doktor, gebelikte içtiğiniz sigaralar etkilemiş doğum kilosunu, oradan başlamış bünyenin zayıflığı diye anneme. Şimdilerde duyuyorum bazı hamilelerde, doktor stres olmayayım diye günde 3 tane içmeme izin verdi diye. Kan beynime sıçrıyor… O çocuklara anne karnında zehri veriyorsunuz diyesim geliyor.. Diyorum da…
Araba gezileri vardı bir de. O zamanın Renault 12’si.. Doluşup pikniğe giderdik, kaç aile konvoy halinde. Sigara, arabada da devam. Tatile giderken sonraları, babam bir kez kavga etti adamın tekiyle. Otobüste içiyorlardı. Babam bağırdı: “Çocuk astımlı, daha yeni moladan geldik, sigara yakıyorsun küçücük otobüste” diye. Muavin filan araya girdi. O zaman anladım babamın pişmanlığını gözlerinden. Aslında astım olmamın sebeplerinden biri de, yanımda kendisinin, annemin, arkadaşlarının içtiği sigaralardı.
Acil Servis hatıralarım çoktur. Buhar makinesinin maskesi ağzımı ve burnumu kapatmış… Garip bir sesi olurdu… Cızlama gibi… Bittiğini takip edersin haznesinden ilacın… O zamanlar Türkiye’de yoktu da. Babam Almanya’dan getirtmişti bir tane. Eve gelen arkadaşlarıma gösteriyordum, bakın, babam taa Almanya’dan getirtti. Artık her seferinde Acile gitmek zorunda kalmıyorum, bazen evde alınca ilacı geçiyor diye….
O zamanlar öyleydi sigara işi. Çoluk çocuk dinlemezdi kimse içerken. Hamileyken tüttürürlerdi. Şimdi de yok mu öyleleri? Var. Berbere gidip saçını boyatmıyor hamileyim diye ama sigara içmeye devam. Artık biliniyor ki, anne karnındaki bebek de bağımlı oluyor nikotine. Aynı zehiri veriyorsun göbek bağından. Sonrasında da içince çocuğun yanında, astım olma riski kat kat artıyor çocuğun, çok daha korunmasız oluyor hastalıklara karşı. Doktorlara aşina oluyor çocuk, arkadaşlarıyla oyun oynarken bile sıkıntılı işte…
Bir astımlı olarak, diyeceğim şu ki anne babalara… Kendinizi düşünmüyorsunuz, hadi, yetişkinsiniz güya… Ama çocuklarınızı seviyorsanız, onları sigaraya maruz bırakmayın. Onlarla daha sağlıklı ve uzun zamanlar geçirmek istiyorsanız, siz de bırakın şu mereti…
Sevgilerimle….